Edirne Karaağaç İstasyonu, 1938
Trakya Köy Öğretmen Okulu

BİR KÖY ENSTİTÜLÜ

İBRAHİM TUNALI

Get Adobe Flash player

Kronolojik

8 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi

 

 

 

BEN, İbrahim Tunalı,

Lüleburgaz-Çeşmekolu köyünde doğdum. Nüfus kayıtlarına göre doğumum 1 Temmuz 1920. Benim yaptığım araştırmalara göre ise Ekim 1922'nin herhangi bir günüdür. 1920-22 yılları arası Trakya'nın Yunan kuşatması altında olması, kurtuluştan sonra yapılan nüfus yazımlarında gözden kaçan bir hata nedeniyle böyle bir değişme olduğunu düşünüyorum. Daha sonraları bana doğumumla ilgili anlatılanlar, büyüklerimce zaman zaman anımsanan geçmiş olaylar bende böyle bir kanı uyandırdı. 

 

 

 

 İki yıl önce diktiğim elma fidanının önünde, Kasım 1942

 

Çocukluğumdan, annemin ölüm acısı bir yana bırakılırsa, bende kalan en köklü anı, okula gitmeden önce okuyup yazmayı öğrenmemdir. Bu başarımdan ötürü, çocukluğumun uzunca bir süresinin övgülerle geçtiğini söyleyebilirim. Köyümde üç sınıflı okul açılınca ben, abeceyi yutmuş, o günlerin diliyle Küçük Hafız’dım. Üç sınıflı köy okulunu bitirince iki yıl, üçüncü sınıf diplomalı bir okumuş olarak ortalıkta dolaştım. İkinci yılın sonunda yakın köyümüzde beş sınıflı okul açılınca, günde iki saat yürümeyi göze alarak beş sınıflı okulu da bitirdim. Okuldan önce abeceyi okumam bir ölçü sayıldığından köyde herkesçe okula yakıştırılıyordum. Beşinci sınıftan sonra bu söylemler arasında tam üç yıl bekledim. İlçem Lüleburgaz'da ortaokul ha açıldı ha açılacak, denirken üç yıl gelip geçmişti. Okul şansımın kapandığına iyice inanmaya başlamıştım. Benden önce babamın umudu kırıldığından, bana “Ağabeylerin gibi bir çiftin arkasına takılma zamanın geldi!” demişti. Gerçekten de bana bir çift malak hazırlandı, üç ağabeyimin yanında dördüncü bir çiftle ekim ayında çiftçiliğe başlamayı kuruyordum.

Tam bu sıralar, Trakya Köy Öğretmen Okulu açıldığı, altı yıl okunacağı, öğretmen çıkınca da kendi köyüne dönüleceği söylentisi yayıldı. Açılan sınava girdim, kazanmışım, çağrıldım. 1938 10 Kasım günü Atatürk'ün acı haberini dinleyerek yalnız başıma uzunca bir tren yolculuğu yaptıktan sonra Edirne-Karaağaç'taki Trakya Köy Öğretmen Okulu’nun öğrencisi olmuştum. Okulum, üç yıl sonra Köy Enstitüsü'ne dönüştü; 1943 yılında Kepirtepe Köy Enstitüsü'nü bitirerek öğretmen oldum. Aynı yıl açılan Yüksek Köy Enstitüsü Güzel Sanatlar Bölümü'ne girdim. 1946 yılında burasını bitirip Adana-Düziçi Köy Enstitüsü'ne öğretmen olarak atandım.1948 yılında askerlik görevimi tamamlayınca Hatay-İskenderun ilçesinde çalıştım. 1950 yılında bir süre daha okumayı göze alarak sınava girdim. 1950-52 yıllarında Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji bölümünü bitirince Van-Ernis Köy Enstitüsü'ne Meslek Dersleri öğretmeni olarak atandım. Sırasıyla Bingöl İlinde İlköğretim Müfettişi, Malatya-Adıyaman-Kahta ortaokulunda öğretmen-yönetici, Kırklareli, Tekirdağ, Yozgat liselerinde öğretmen, Samsun 19 Mayıs Lisesi'nde öğretmen-yönetici, İstanbul Bahçelievler Lisesi'nde öğretmen, özel Kültür Koleji'nde Danışman Rehber olarak çalıştım.

 

Sınıf arkadaşlarından bir grup arasında Hamdi Bağ (beyaz giysili)- İrfan Evren Öğretmenler

 

Bunlar emeklilik öncesi görevlerimdi. Aralıklı olarak bulunduğum yörelerde çevresel yayınlarda yazılarım çıktı. Ayrıca olanak buldukça öğrencilerimle dergiler çıkararak (Kırklareli Lisesi: KÜÇÜK YAPRAK, Tekirdağ-Namık Kemal Lisesi: MARMARA) onları yazın yaşamına özendirmeye çaliştım. Bir önemli denemem de, 1938 yılında okuluma yazılırken karşılaştığım baba dostu Vahit Lütfü Salcı'nın önerisiyle, özellikle de onun deyimiyle, Ruzname (Günlük) tutmak oldu. Okul yaşamım süresince önemli bulduğum olayları günü gününe not etmemi Türkçe öğretmenim Fikret Madaralı da olumlu karşılamış, övücü, özendirici, güzel sözleri yanında uyarıcı katkılarda da bulunmuştu. Bu çabamı kendi olanaklarım içinde beş yıl boyunca sürdürdüm. Yüksek öğrenimde daha geniş zaman olanağım olduğu için aralıklı da olsa tanığı olduğum olayları saptamaya çalıştım. Zaman zaman gözden geçirdiğim bu notlarımı, izlediğim benzer günlüklere göre çok bireysel bulduğumdan yayınlamayı düşünmedim. Öğretmenlik sürecimde konular daha yaygınlaştığı için genel eleştirilere yöneldiğim de oldu. Bunlardan pek azını çevre olanaklarından yararlanarak duyurmaya çalıştım. Çocuklarım olunca bu kez onların serpilip gelişmesini, sorunlarını, onlara bırakmak üzere özel defterlerine yazdım. Onların günlük süreçlerine ilişkin notlarımı doğumlarından ilkokulu bitirene dek tutup orada kesmeyi yeğledim. Sonrasını, isterlerse kendilerinin tutmasını önerip noktayı koydum. 

 

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

 

 

KEPİRTEPE KÖY ENSTİTÜSÜ

HASANOĞLAN YÜKSEK KÖY ENSTİTÜSÜ